Ölümsüz Ölümlüler



İnsanoğluna bahşedilen bilinç ile yaşamanın verdiği ağırlık ve öleceğini bilerek yaşamak çıkmazı. Şimdi Güneş, hani hep aydınlıktı diyebilirsiniz. Ancak ben rağmen nasıl yaşanmalı üzerinde durmak niyetindeyim. Konudan saparsam bir sesleniverin. 

Ölümsüz gibi hareket etmek

veya

Her an ölecekmiş gibi yaşamak konu başlıkları altında toplayalım o zaman. 

Şu sıra okuduğum Kazancakis'in Zorba romanında yazan bir anekdota takıldı kafam. 

"çok ihtiyar, doksanlık bir adam badem ağacı dikiyordu. 'ee, dede', dedim, 'badem ağacı mı dikiyorsun?' o, eğilmiş olduğu halde bana baktı ve 'ben, oğlum' dedi, ölümsüzmüşüm gibi hareket ederim.' karşılık verdim: 'bense her an ölecekmişim gibi davranırım!' ikimizden hangimiz haklıydık patron?
zorba zafer kazanmış gibi baktı bana:
'haydi söyle bakalım?' dedi.
susuyordum. iki yol da sarp ve çetindi, ikisi de insanı doruğa çıkarabilirdi. insanın ölüm yokmuş gibi hareket etmesiyle, aklında her an ölüm olduğu halde hareket etmesi, belki aynı şeydi, ama o zaman bunu bilmiyordum daha."

Ölümsüz gibi hareket etmek, hümanist düşünme şekli sanki. Öleceğini bilmene rağmen o ağacı dikmek, sadece senden sonrakilere kalsın diye değil bazen  o ağacı yaşadığını hissetmek ve ben hala oyundayım demek için dikmek. Sevgili Doğan Cüceloğlu'nun 83 yaşında olmasına rağmen yapacağı canlı yayını sosyal medyadan duyurduğu gün ölmesi ve aslında yaptıklarıyla ölümsüzleşmesi gibi, hayatlara dokunmaya çalışmak, bencilliği bir kenara bırakmak, insanlığa, doğaya hep değer katmak peşinde olmak gibi. 

Her an ölecekmiş düşüncesiyle yaşamak ise işin biraz daha telaşlı kısmı mı acaba. Her şeyi yapma istediği. Aşırıya kaçıldığında tadı kaçan, dengesinde tadından yenmez ballı kaymak. Hayat telaşı içerisinde her günümüzü son günümüz gibi yaşamak olası değil elbette. Sorumluluklar kambur sırtımızda. Ancak bari haftada iki gün hadi olmadı bir gün belirleyelim kendimize ne dersiniz. O günlerde sıkıcılıktan uzaklaşalım, arada hiç yapmadığımız bir şey yapalım, kalpleri onaralım, özür dileyelim, seni seviyorum diyelim, ertelemeyelim, hiç tanımadığınız biriyle sohbet edelim, elinizden telefonu bırakıp doğaya yürüyelim. sevgilimizle birbirimize kitap-şiir okuyalım, arkadaşımızla kıkır kıkır gülme nöbetlerine girelim, yolda yürürken herkese merhaba diyelim, günün ortasında hiç sebep yokken kendimize güzel bir restoranda yemek ısmarlayalım. Örnekler çoğaltılır elbette, siz o bir gününüzde ne yapmak isterdiniz dökülün bakalımç

Aklınızdan bungee jumpig yapmak veya paraşüt ile atlamak geçiyorsa yapın tabi demek isterdim ama siz yine de bunu bir düşünün derim 😄 

O zaman bu yazıya süper starımız, hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan Ajda Pekkan "Boşvermişim Dünyaya" ile son verirken, hayatta keşkelerinizin hep az olması temenni ediyorum.


Sevgiler

Güneş 🌞



Yorumlar

  1. ölüm gerçeği varken, hayata ilişkin planlar yapmak, insanoğlunun en naif yanılgısı olmalı. Kimsenin kaçamadığı bir yanılgı hem. Belki bu planları yaparken insan, biraz Tanrı'ya mı öykünüyor nedir..?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder