Zamanın Ruhu




Çoook uzun zamandır kafama takılan bir şey var. Aslında bir çok şey kafama takılır ya benim. Siz bana takılmayın bence :)) İnsanları yormayım diye yorarım şahsımı, alır elime cetveli geçerim tahtaya tartışırım kendimle. Sıradaki ve tahtadaki zaman zaman yer değiştirse de konuşur dururlar. Bazen bir yere varılır, bazen havada kalır. Bir sonraki ders artık, eeee bunun vizesi var, finali var, veremezsem bütünleme o da olmadı yaz okulu filan artık. Bir aşamasında hallederim veya alttan alırım :)) O ders iyice anlaşılana kadar gelir hep önüne insanın. 

Sahi kafasına toka dışında bir şey takmayan ve gamsız olan insanlara özeniyorum arada. Ömrü uzatır valla, yaşlanmaz insan, tansiyon sadece heyecanlandığında yaşadığı anlık bir durum, şeker çaya koyduğu kesmedir. Sıkıcı mı o da acaba. Yok hayır ben aksini yapamadığım için kulp buluyorum şu anda. 

Hani kafama takılan bir şey var demiştim. Hegel vaktiyle Zamanın ruhu /  Dönemin ruhu / Zeitgeist kavramlarından bahsetmiş. Anladığım kadarıyla içinden geçilen zamanın karmaşası karşısında, toplumun geleceğe dair beklentilerinin karmaşası ile zamanın durumuna, ortak alışkanlıklara, değerlere, düşüncelere, kavramlara göre şekillenmesi eskiden, yeniye geçişin bilişsel süreci gibi bir şey.

İnsan ilişkilerinde yaşadığımız döneme bağlı bir takım evrimleşme süreci olduğunu düşünenlerdenim. 

Peki zamanın ruhunda, kadınların ruhu ne durumda... 

Aslında durumlar çok karmaşık. Eskide kalmış bir yanları sus derken yeniliğe açık diğer yanları yeterince sustuk diyor. Susma haklarını kullanmaktan vazgeçip konuşmaları ve dile gelmeleri, ya şimdi söyle ya da sonsuza dek sus kısmında pat diye dökülmeleri gibi durumlar. 

Peki neden  içlerini dökmek ister ve nasıl döker bu kadınlar ?  Artık susmaktan yorulmuşlardır, zihniyetlerin değiştiğini varsayarak söylemek isterler. 

Peki ne söylerler ?  Hissettiklerini, hissettirildiklerini, duygularını, kaygılarını, korkularını, sevinçlerini, yaşadıklarını, yaşayamadıklarını... 

Peki çoğu eril kişiler (hatta bazı dişi kişiler) ne yapar ? Önce ışık görmüş tavşan gibi kalır, anlam vermekte zorlanır, eee bunca zaman sustuysan devam et susmaya nereden çıktı şimdi bu der. Uyuyan devi ne diye uyandırdın veya ahlaklı kadın 1 sene beklemez hemen söyler (ki bunu söyleyenin bir kadın olması çok acı) deyiverir.

Ezber bozalım artık, biz de bir rahatlayalım yahu. Kadınlar söyleyebilsin psikolojik şiddete maruz kaldığını, fiziki şiddete uğradığını, çıplak arama yapıldığını ve bunları yapanların  utanacağından emin dosdoğru anlatabilsin zamanın ruhuna ayak uydurabilmiş topluma her şeyi.  

Kadınlar nerede susacaklarını nerede konuşacaklarını gayet iyi bilirler, merak etmeyin ve korkmayın. Bırakın dile gelsinler, kaybetme korkularını bir kenara bırakabilsinler. Böylelikle daha sağlam nesiller  yetiştirileceğine inancım tamdır. 

Kişisel gelişim uzmanı değilim, siyaset bilimci olmadığım aşikar. Mükemmel insan ilişkisi diye bir şey olmadığını, kadınların toplum içerisinde yerinin bir çok coğrafyada benzer özellikler taşıdığını, cinsiyet eşitsizliğini 21.yy da hala konuşabildiğimizi öğreneli çok oldu. 

Bırakın dile gelelim, inanın bana ne istediğini bilen, bunu söyleyebilen ve elbette karşısında onu anlamaya çalışan bir insan veya toplum  varsa, Dünya daha güzel bir hal alır. Ve unutmayın ki tüm o erkekleri  de büyüten nihayetinde bir kadın.

Sevgiler

Güneş 🌞


🎶Eşlikte Son Feci Bisiklet - Modern Zamanlar gelsin o halde


Yorumlar

Yorum Gönder